Eski Dilde Kasım Ayı Nedir? Zamanın, Toplumun ve Adaletin İzinde
Merhaba değerli forumdaşlar,
Bugün size bir tarih terimi gibi görünen ama aslında insanın, toplumun ve mevsimlerin döngüsünü içinde barındıran bir meseleden söz etmek istiyorum: Eski dilde Kasım ayı nedir?
Ama bu sadece bir kelime meselesi değil. Çünkü diller, toplumların aynasıdır; kelimeler ise kültürün ruhunu taşır. “Kasım” derken bile, bir dönemin adalet anlayışını, toplumsal cinsiyet rollerini ve doğayla insan arasındaki dengeyi okumak mümkün.
Kasım Ayının Eski Adı: “Teşrinisani”nin Anlamı
Eski dilde Kasım ayına Teşrinisani denirdi. Arapça kökenlidir; “teşrin” sonbahar anlamına gelir, “sani” ise ikinci demektir. Yani, ikinci sonbahar…
Yılın soğuk dönemi başlamış, hasatlar bitmiş, insanlar kışa hazırlanıyordur. Bu ay, doğanın kendini çektiği, insanın da içe döndüğü bir zamandır.
Ama işin güzel yanı şu: Eski toplumlarda bu dönem, sadece doğa değil, insanların da birbirine dönme zamanıdır. Köylerde, şehirlerde, komşuluklar, yardımlaşmalar artar; erkekler odun keser, kadınlar kışlık hazırlar, herkesin emeği bir bütünün parçası olur.
Bugün “Teşrinisani” sözcüğünü yeniden düşündüğümüzde, sanki toplumsal hafızamızın sessiz bir çağrısı gibi.
Zaman sadece geçmiyor; değişen çağlarda adalet, eşitlik, emek ve empati de biçim değiştiriyor.
Erkeklerin Çözüm Odaklı, Kadınların Empati Odaklı Zaman Anlayışı
Kasım, yani Teşrinisani, doğanın dinlenme dönemidir ama insanların yeniden plan yaptığı, yeni düzenler kurduğu da bir zamandır.
Erkekler bu dönemi hep “hazırlık” üzerinden tanımlar. Odun, yakacak, bütçe… Yani bir anlamda çözüm ve strateji ayıdır.
Kadınlar içinse bu dönem, “bağ kurma” zamanıdır. Komşuyla turşu yapılır, annenin tarhana tarifi paylaşılır, kız kardeşle kışlık yün örülür.
Erkekler için Kasım: “Ne yapmam lazım?”
Kadınlar için Kasım: “Kiminle, nasıl yaparız?”
İşte bu fark, toplumun iki yarısının birbirini tamamladığı yerdir.
Çünkü biri üretimi sağlar, diğeri dayanışmayı örer.
Biri plan yapar, diğeri o plana ruh katar.
Bugün toplumsal cinsiyet rolleri değişiyor, sınırlar bulanıklaşıyor. Ama eski Teşrinisani kültüründe gördüğümüz şey şu:
Toplum, kadın ve erkeğin birbirinin emeğine duyduğu saygıyla ayakta durur.
Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Kasım’ın Sessiz Emeği
Teşrinisani, görünmeyen emeğin ayıdır aslında.
Tarlalar boşalmıştır ama kadınların elleri doludur; kış hazırlığı, evin düzeni, çocukların geleceği…
Erkekler köy meydanında iş konuşur, kadınlar evin içinde kışın hayatını kurar.
Oysa bu “ev içi emeği” tarih boyunca görünmez kalmıştır.
Toplumsal adaletin köküne indiğimizde, işte tam bu görünmezlik karşımıza çıkar.
Kasım ayı bize diyor ki: “Emeğin cinsiyeti yoktur.”
Kimin odunu kestiği, kimin reçeli kaynattığı değil; kimin ne kadar yürekle yaptığı önemlidir.
Günümüzde sosyal adalet tartışmalarının tam ortasında hâlâ bu meseleyi yaşıyoruz.
Bir şirketin CEO’su kadın olduğunda “cesur” deniyor, erkek olduğunda “doğal”.
Bir erkek evde yemek yaptığında “harika bir baba” deniyor, kadın yaptığında “görevi”.
İşte Teşrinisani’nin soğuk günlerinde, sıcak bir hakikat saklı:
Gerçek adalet, emeğin cinsiyetini değil, değerini görmektir.
Kasım’ın Sosyal Adalet Dersi: Soğukta Paylaşmak
Kasım, paylaşmanın ayıdır.
Eskiden köylerde kimse komşusuz kışa girmezdi.
Birinin evi ısınmıyorsa, diğerinin sobasından köz taşınırdı.
Birinin un’u azsa, diğerinden bir çuval alınır, baharda geri verilirdi.
Bugün şehirlerde, beton duvarlar arkasında yaşıyoruz ama o dayanışma duygusu hâlâ içimizde.
Sosyal adalet, aslında Teşrinisani’nin eski soğuk gecelerinde ısınmak için birbirine yaslanan insanların içtenliğidir.
Kadınlar o paylaşımın duygusal bağını kurarken, erkekler pratik çözümleriyle destek olurdu.
Biri “gel beraber yapalım” der, diğeri “ben de odun taşırım” diye eklerdi.
Ve toplum o dengeyle ayakta kalırdı:
Birinin kalbiyle, diğerinin aklıyla.
Çeşitlilik: Her Kasım Farklı Bir Hikâyedir
Kasım ayı her bölgede farklı yaşanır.
Karadeniz’de yağmurla, İç Anadolu’da soğukla, Akdeniz’de son narla.
Tıpkı insanlar gibi…
Kimimiz içe döner, kimimiz yeniden doğar.
Toplumsal çeşitlilik de tıpkı Kasım gibidir.
Farklılıklarımız bizi zenginleştirir, çeşitliliğimiz dayanıklılığımızı artırır.
Kasım, doğanın bize “aynı kalmak değil, birlikte değişmek” mesajıdır aslında.
Toplumsal cinsiyet, etnik kimlik, ekonomik sınıf fark etmeksizin, herkesin Kasım’ı başka bir renktir.
Bir trans bireyin, bir çiftçinin, bir annenin, bir öğrencinin Kasım’ı birbirinden farklıdır ama hepsinde aynı öz vardır:
Kendini koruma, yeniden tanımlama ve dayanışma isteği.
Zaman, Toplum ve Vicdan
Eski dilde Kasım ayı “Teşrinisani” olabilir ama anlamı evrenseldir:
Dönüşüm, dayanışma, denge.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinden sosyal adalete kadar her meselede öğrenmemiz gereken bir şey var bu eski kelimeden:
Soğuk günlerde, sıcak kalabilmenin tek yolu birbirine dokunmaktan geçer.
Toplum, sadece yasalarla değil, vicdanla ısınır.
Kasım ayı da işte bu vicdanın mevsimidir.
Forumdaşlara Soru: Sizin Kasım’ınız Nasıl Geçer?
Sizce bugün, modern dünyanın Teşrinisani’si nasıl yaşanıyor?
Kadınlar hâlâ görünmeyen emekle mi sınanıyor?
Erkekler hâlâ duygularını stratejiye mi dönüştürüyor?
Ve biz, bu döngüde birbirimizi anlamaya ne kadar yakınız?
Yorumlarda kendi Kasım hikâyenizi paylaşın.
Çünkü her hikâye, adaletin yeni bir tanımıdır.
Belki de bu forumda, hep birlikte yepyeni bir Teşrinisani yaratırız:
Eşit, adil ve sıcacık.
Merhaba değerli forumdaşlar,

Bugün size bir tarih terimi gibi görünen ama aslında insanın, toplumun ve mevsimlerin döngüsünü içinde barındıran bir meseleden söz etmek istiyorum: Eski dilde Kasım ayı nedir?
Ama bu sadece bir kelime meselesi değil. Çünkü diller, toplumların aynasıdır; kelimeler ise kültürün ruhunu taşır. “Kasım” derken bile, bir dönemin adalet anlayışını, toplumsal cinsiyet rollerini ve doğayla insan arasındaki dengeyi okumak mümkün.
Kasım Ayının Eski Adı: “Teşrinisani”nin Anlamı
Eski dilde Kasım ayına Teşrinisani denirdi. Arapça kökenlidir; “teşrin” sonbahar anlamına gelir, “sani” ise ikinci demektir. Yani, ikinci sonbahar…
Yılın soğuk dönemi başlamış, hasatlar bitmiş, insanlar kışa hazırlanıyordur. Bu ay, doğanın kendini çektiği, insanın da içe döndüğü bir zamandır.
Ama işin güzel yanı şu: Eski toplumlarda bu dönem, sadece doğa değil, insanların da birbirine dönme zamanıdır. Köylerde, şehirlerde, komşuluklar, yardımlaşmalar artar; erkekler odun keser, kadınlar kışlık hazırlar, herkesin emeği bir bütünün parçası olur.
Bugün “Teşrinisani” sözcüğünü yeniden düşündüğümüzde, sanki toplumsal hafızamızın sessiz bir çağrısı gibi.
Zaman sadece geçmiyor; değişen çağlarda adalet, eşitlik, emek ve empati de biçim değiştiriyor.
Erkeklerin Çözüm Odaklı, Kadınların Empati Odaklı Zaman Anlayışı
Kasım, yani Teşrinisani, doğanın dinlenme dönemidir ama insanların yeniden plan yaptığı, yeni düzenler kurduğu da bir zamandır.
Erkekler bu dönemi hep “hazırlık” üzerinden tanımlar. Odun, yakacak, bütçe… Yani bir anlamda çözüm ve strateji ayıdır.
Kadınlar içinse bu dönem, “bağ kurma” zamanıdır. Komşuyla turşu yapılır, annenin tarhana tarifi paylaşılır, kız kardeşle kışlık yün örülür.
Erkekler için Kasım: “Ne yapmam lazım?”
Kadınlar için Kasım: “Kiminle, nasıl yaparız?”
İşte bu fark, toplumun iki yarısının birbirini tamamladığı yerdir.
Çünkü biri üretimi sağlar, diğeri dayanışmayı örer.
Biri plan yapar, diğeri o plana ruh katar.
Bugün toplumsal cinsiyet rolleri değişiyor, sınırlar bulanıklaşıyor. Ama eski Teşrinisani kültüründe gördüğümüz şey şu:
Toplum, kadın ve erkeğin birbirinin emeğine duyduğu saygıyla ayakta durur.
Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Kasım’ın Sessiz Emeği
Teşrinisani, görünmeyen emeğin ayıdır aslında.
Tarlalar boşalmıştır ama kadınların elleri doludur; kış hazırlığı, evin düzeni, çocukların geleceği…
Erkekler köy meydanında iş konuşur, kadınlar evin içinde kışın hayatını kurar.
Oysa bu “ev içi emeği” tarih boyunca görünmez kalmıştır.
Toplumsal adaletin köküne indiğimizde, işte tam bu görünmezlik karşımıza çıkar.
Kasım ayı bize diyor ki: “Emeğin cinsiyeti yoktur.”
Kimin odunu kestiği, kimin reçeli kaynattığı değil; kimin ne kadar yürekle yaptığı önemlidir.
Günümüzde sosyal adalet tartışmalarının tam ortasında hâlâ bu meseleyi yaşıyoruz.
Bir şirketin CEO’su kadın olduğunda “cesur” deniyor, erkek olduğunda “doğal”.
Bir erkek evde yemek yaptığında “harika bir baba” deniyor, kadın yaptığında “görevi”.
İşte Teşrinisani’nin soğuk günlerinde, sıcak bir hakikat saklı:
Gerçek adalet, emeğin cinsiyetini değil, değerini görmektir.
Kasım’ın Sosyal Adalet Dersi: Soğukta Paylaşmak
Kasım, paylaşmanın ayıdır.
Eskiden köylerde kimse komşusuz kışa girmezdi.
Birinin evi ısınmıyorsa, diğerinin sobasından köz taşınırdı.
Birinin un’u azsa, diğerinden bir çuval alınır, baharda geri verilirdi.
Bugün şehirlerde, beton duvarlar arkasında yaşıyoruz ama o dayanışma duygusu hâlâ içimizde.
Sosyal adalet, aslında Teşrinisani’nin eski soğuk gecelerinde ısınmak için birbirine yaslanan insanların içtenliğidir.
Kadınlar o paylaşımın duygusal bağını kurarken, erkekler pratik çözümleriyle destek olurdu.
Biri “gel beraber yapalım” der, diğeri “ben de odun taşırım” diye eklerdi.
Ve toplum o dengeyle ayakta kalırdı:
Birinin kalbiyle, diğerinin aklıyla.
Çeşitlilik: Her Kasım Farklı Bir Hikâyedir
Kasım ayı her bölgede farklı yaşanır.
Karadeniz’de yağmurla, İç Anadolu’da soğukla, Akdeniz’de son narla.
Tıpkı insanlar gibi…
Kimimiz içe döner, kimimiz yeniden doğar.
Toplumsal çeşitlilik de tıpkı Kasım gibidir.
Farklılıklarımız bizi zenginleştirir, çeşitliliğimiz dayanıklılığımızı artırır.
Kasım, doğanın bize “aynı kalmak değil, birlikte değişmek” mesajıdır aslında.
Toplumsal cinsiyet, etnik kimlik, ekonomik sınıf fark etmeksizin, herkesin Kasım’ı başka bir renktir.
Bir trans bireyin, bir çiftçinin, bir annenin, bir öğrencinin Kasım’ı birbirinden farklıdır ama hepsinde aynı öz vardır:
Kendini koruma, yeniden tanımlama ve dayanışma isteği.
Zaman, Toplum ve Vicdan
Eski dilde Kasım ayı “Teşrinisani” olabilir ama anlamı evrenseldir:
Dönüşüm, dayanışma, denge.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinden sosyal adalete kadar her meselede öğrenmemiz gereken bir şey var bu eski kelimeden:
Soğuk günlerde, sıcak kalabilmenin tek yolu birbirine dokunmaktan geçer.
Toplum, sadece yasalarla değil, vicdanla ısınır.
Kasım ayı da işte bu vicdanın mevsimidir.
Forumdaşlara Soru: Sizin Kasım’ınız Nasıl Geçer?
Sizce bugün, modern dünyanın Teşrinisani’si nasıl yaşanıyor?
Kadınlar hâlâ görünmeyen emekle mi sınanıyor?
Erkekler hâlâ duygularını stratejiye mi dönüştürüyor?
Ve biz, bu döngüde birbirimizi anlamaya ne kadar yakınız?
Yorumlarda kendi Kasım hikâyenizi paylaşın.
Çünkü her hikâye, adaletin yeni bir tanımıdır.
Belki de bu forumda, hep birlikte yepyeni bir Teşrinisani yaratırız:
Eşit, adil ve sıcacık.
