Birçok kişi için elmalı turta veya dondurma, hafif ve kabarık bir üst malzemeyle servis edilir. Peki, çırpılmış kremayı ne kadar süre saklayabilirsiniz? Açıklayalım.
Mağazalarda, soğutulmuş bölümde taze krema ve soğutulmamış UHT krema bulabilirsiniz – bu, uzun ömürlü çırpılmış kremanın kısaltmasıdır. Son kullanma tarihi geçmiş olsa bile çırpılmış kremayı kullanıp kullanamayacağınızı, raf ömrünü nasıl uzatabileceğinizi ve karragenanın ne olduğunu buradan okuyun.
Son tüketim tarihi, adından da anlaşılacağı gibi, üreticinin raf ömrünü garanti ettiği tarihtir. Çırpılmış krema, son tüketim tarihinden sonra bile yenilebilir. Özellikle süt ürünlerinde, küçük bir tat ve koku testiyle bunu kolayca öğrenebilirsiniz. Yüksek yağ içeriği nedeniyle krema, genellikle son tüketim tarihinden çok daha uzun süre saklanabilir.
Paketi açıldıktan sonra buzdolabında saklanmalı ve taze krema gibi iki-üç gün içinde tüketilmelidir.
Kremalı çorba için sadece yarım fincana mı ihtiyacınız var yoksa pastadan kalan biraz kremanız mı var? Yiyecekleri atmak her zaman utanç vericidir. Ancak kalan kremayı dondurabilirsiniz:
Dondurulmuş krema üç aya kadar saklanabilir. Ancak, çırpılmış kremayı buzdolabında yavaşça çözmeniz önemlidir.
UHT süt gibi, UHT kreması da raf ömrünü uzatan bir işlemden geçer. Tüm mikropları öldürmek için 135 derece ultra yüksek sıcaklığa ısıtılır. UHT kremaya ayrıca ısıtıldıktan sonra bile çırpılabilmesi için karragenan eklenir. İki krema türü tat bakımından da farklılık gösterir: UHT kreması eklenen polisakkarit karragenan nedeniyle daha tatlıdır. Taze krema ayrıca genellikle kırmızı alglerden elde edilen bu gıda katkı maddesi E407'yi içerir. Karragenan içermeyen krema, üstünde bir krema tabakası oluşmasıyla tanınabilir.
Organik üreticiler genellikle bundan kaçınırlar çünkü hayvan çalışmaları karragenan'ın bağışıklık sistemini etkileyebileceğini, potasyum emilimini zorlaştırabileceğini ve bağırsak iltihabını teşvik edebileceğini göstermektedir. Bazı insanlar karragenan'a sindirim sorunlarıyla tepki verirler. Ancak, katkı maddesinin insanlar üzerinde olumsuz etkileri olup olmadığını açıkça gösteren hiçbir çalışma yoktur. Bu nedenle kısıtlama olmaksızın yiyeceklere eklenebilir. Ancak genel olarak mümkün olduğunca az işlenmiş ürünlerin kullanılması önerilir.