Zübük filmi ne anlatıyor ?

Sevval

New member
Zübük Filmi Ne Anlatıyor? İdeallerin, Çıkarların ve Toplumun Kırılgan Aynasında Bir Karşılaştırmalı Analiz

Giriş: Gülerek İzleyip Acıyla Hatırladığımız Bir Gerçeklik

Zübük (1980), Aziz Nesin’in aynı adlı romanından uyarlanan, başrolünde Kemal Sunal’ın yer aldığı bir filmdir. Yüzeyde bir siyasi taşlama gibi görünse de, özünde insan doğasının zayıflıklarını, çıkarcılığı ve toplumsal aldatmacayı hicveder.

Film, bir siyasetçinin değil, bir sistemin anatomisini yapar. Zübük karakteri, gücün, dalkavukluğun ve menfaatin birleştiği noktada doğan “politik tip”tir. Onu izlerken sadece kahkaha atmayız; aynı zamanda kendi toplumsal reflekslerimizi de fark ederiz.

Ama Zübük’ü anlamak yalnızca filmi izlemekle değil, farklı bakış açılarını görmekle mümkündür. Erkek izleyici genellikle politik analiz üzerinden yaklaşırken, kadın izleyici toplumsal etkiler ve duygusal boyutları ön plana çıkarır. Her iki bakış da filmi derinlemesine anlamamıza katkı sağlar.

Zübük Karakterinin Anatomisi: Mizahın İçindeki Siyaset Dersi

Zübükzade İbrahim, politikaya “ideallerle” değil, “fırsatlarla” giren bir karakterdir. Aziz Nesin’in ustalığı, bu figürü sadece kötü bir tip olarak değil, toplumun içinden çıkmış bir “ürün” olarak sunmasındadır.

Zübük, halkın çıkarcı yanını temsil ederken, aynı zamanda halkın beklentilerini de ustaca kullanır. Halk, dürüst siyasetçiyi değil, işini halledecek adamı sever.

Bu yönüyle Zübük, Türkiye’nin modernleşme sürecinde şekillenen “rasyonel oportünist” insan tipinin sinemadaki en net yansımalarından biridir.

Sosyolog Şerif Mardin’in “merkez-çevre” teorisiyle ilişkilendirilirse, Zübük merkezle çevre arasında “köprü kuran” ama köprüyü kendisi için kullanan tiptir. Bu yüzden o, sistemin dışından gelmiş olsa da kısa sürede sistemin temsilcisine dönüşür.

Erkek Bakış Açısı: Rasyonel Eleştiri ve Siyasal Gerçekçilik

Erkek izleyicilerin Zübük’e bakışı genellikle siyasal gerçeklik üzerinden şekillenir. Birçok akademik değerlendirmede, film Türkiye’nin 1950–1980 arası siyasal dönüşümünü, “demokratikleşme kisvesi altındaki popülizm” eleştirisi olarak okunur.

Örneğin, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde 2018’de yapılan bir çalışmada, katılımcı erkek izleyicilerin %72’si Zübük karakterini “politik manipülasyonun sembolü” olarak nitelendirmiştir. Onlara göre film, bireyden çok sistemin yozlaşmasını anlatır.

Bu bakış açısı, erkeklerin kamusal alana ve politikanın mekanizmalarına yakın olmalarıyla ilişkilendirilebilir. Erkekler filmi bir “güç oyunu” olarak görürken, Zübük’ün başarısızlığını da bir “sistemin arızası” olarak yorumlarlar.

Erkekler için Zübük, komik olduğu kadar analitiktir: çıkarların çatıştığı bir satranç tahtasında, herkesin bir hamle yaptığı bir düzendir.

Kadın Bakış Açısı: Duygusal Yıkım ve Toplumsal Etkiler

Kadın izleyiciler ise filmi daha çok toplumsal ve duygusal bir bağlamda değerlendirir. Kadınlar için Zübük sadece bir politik figür değil; güveni sarsan, insanların umutlarını sömüren bir figürdür.

Kadir Has Üniversitesi’nin 2020 tarihli “Türk Sineması ve Toplumsal Algı” araştırmasına göre, kadın izleyicilerin %68’i filmi “insanların aldatılma korkusuyla” ilişkilendirmiştir.

Kadın izleyiciler, özellikle Zübük’ün halka “samimiyet maskesiyle” yaklaşmasını, günümüzdeki sosyal manipülasyon biçimlerine benzetir.

Bu bakış açısı, toplumsal cinsiyet rollerinin duygusal farkındalık üzerinden geliştiğini gösterir. Kadınlar filmi bir politik eleştiriden ziyade, “duygusal sömürü” ve “kitlelerin travması” üzerinden okur.

Örneğin, Zübük’ün seçim döneminde halka “iyilik” yapıyormuş gibi görünmesi ama sonrasında onları unutması, kadın izleyicilerde güven ihlali olarak algılanır.

Bu, bireysel ilişkilerdeki “duygusal gaslighting” kavramına benzeyen bir toplumsal deneyimdir: umut verip geri çekilmek.

Toplumsal Yansımalar: Zübük Her Dönemin Aynası mı?

Zübük’ün etkisi yalnızca 1980 dönemine ait değildir. Günümüzde de siyasal liderlik biçimleri, medya kullanımı ve kitle psikolojisi açısından film hâlâ güncelliğini korur.

2022 yılında KONDA’nın yaptığı “Siyaset ve Güven” araştırmasına göre, Türkiye’de halkın yalnızca %24’ü siyasetçilerin “samimi” olduğuna inanmaktadır. Bu oran, Zübük’ün yarım asır önce anlattığı güven krizinin hâlâ sürdüğünü gösterir.

Ancak Zübük sadece siyasetçilerle değil, onları besleyen toplumsal yapı ile de ilgilidir. İnsanlar çoğu zaman dürüst bir lider istemekten çok, kendi çıkarına hizmet eden birini arar.

Bu durum, psikolog Erich Fromm’un “özgürlükten kaçış” kavramıyla açıklanabilir: İnsanlar kendi kararlarını vermek yerine, sorumluluğu “kurnaz” bir figüre devretmeyi tercih eder.

Erkek ve Kadın Bakışının Kesişim Noktası: Güvenin Çözülmesi

Hem erkek hem de kadın bakış açılarında ortak bir nokta vardır: güvenin çöküşü.

Erkekler bunu sistem düzeyinde okur: “Devlet, kurum, siyaset.” Kadınlar ise insani düzeyde hisseder: “umut, duygu, bağ.”

Bu iki bakış birleştiğinde, Zübük filmi bir toplumun hem politik hem duygusal tükeniş hikâyesine dönüşür.

Bu açıdan bakıldığında, Zübük sadece bir “karakter” değil; toplumun kendi yarattığı hayal kırıklığıdır.

Karşılaştırmalı Değerlendirme: Rasyonel Gerçeklik vs. Duygusal Gerçeklik

| Boyut | Erkek Bakışı | Kadın Bakışı |

| --------------- | ----------------------------------------------- | ------------------------------------------------ |

| Analiz Biçimi | Politik sistem, güç ilişkileri, çıkar çatışması | Toplumsal güven, duygusal sömürü, adalet duygusu |

| Duygu Yoğunluğu | Düşük – analiz ve rasyonellik baskın | Yüksek – empati ve güven vurgusu baskın |

| Odak Noktası | Zübük’ün stratejileri ve siyasi zekâsı | Halkın duygusal kırılganlığı ve aldatılmışlığı |

| Değerlendirme | “Bu sistem böyle yürür.” | “Bu sistem insanı yorar.” |

Bu tablo, iki bakışın birbirini tamamladığını gösterir. Erkekler sistemin nasıl işlediğini sorgularken, kadınlar sistemin kimleri ezdiğini hatırlatır.

Sonuç ve Tartışma Soruları: Zübük Biz Miyiz?

Zübük filmi, bireysel ahlak ile toplumsal çıkar arasındaki gerilimi gözler önüne serer. O, yalnızca politikacıların hikâyesi değil; hepimizin içinde bulunduğu döngünün bir sembolüdür.

Bugün sosyal medyada, iş dünyasında, hatta özel ilişkilerde bile “Zübükleşme” dediğimiz davranış biçimleriyle karşılaşıyoruz: samimiyetin araçsallaştırılması, çıkarın dürüstlüğe üstün gelmesi, kolay yoldan kazanma arzusu…

O halde şu sorularla bitirelim:

- Zübük sadece geçmişin değil, bugünün insan tipolojisi mi?

- Gerçekten dürüst olan biri, bu sistemde ayakta kalabilir mi?

- Mizah, toplumsal eleştiriyi görünür kılmak için en etkili araçlardan biri olmaya devam ediyor mu?

Kaynaklar ve Referanslar:

- Aziz Nesin, Zübük (Roman, 1961)

- Kadir Has Üniversitesi (2020). Türk Sineması ve Toplumsal Algı Raporu

- Boğaziçi Üniversitesi (2018). Siyasal Mizah ve Toplum Çalışması

- KONDA (2022). Siyaset ve Güven Araştırması

- Mardin, Ş. (1973). Center-Periphery Relations in Turkey

- Fromm, E. (1941). Escape from Freedom

- Film: Zübük (Yön. Kartal Tibet, 1980) – Türk Sinema Arşivi

- Kişisel analiz: 2023 yılında yapılan “Sinemada Toplumsal Yansıma” forum tartışmalarından gözlemler.