Trump ve dünyaya dair algısı: Müttefikler arasında endişe, gelişmekte olan ülkeler arasında güven

Samuag

New member
LONDRA – Avrupa kendi içinde bölünmüş olabilir, ancak diğer kıtalar onu giderek çok kutuplu hale gelen bir dünyada ABD ve Çin ile aynı seviyede görüyor. Bu, uluslararası bir araştırmanın şaşırtıcı sonucu. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (Ecfr) dünyanın, Donald Trump'ın 20 Ocak'ta başlayacak olan ikinci başkanlık dönemi olan Trump 2.0'ın Amerika'sını nasıl değerlendirdiğine dair. Araştırmanın öne çıkardığı bir diğer husus ise Avrupa Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşü konusunda endişeliyken, dünyanın geri kalanının buna büyük oranda iyimser yaklaşması.

Müttefiklerin endişeleri


Anketin ilk bulgusu, Trump'ın dünyaya ne getireceğine dair görüşlerin çeşitliliği. AB'den Güney Kore'ye kadar ABD'nin geleneksel müttefikleri, Trump'ın Amerika'sına endişeyle bakıyor; aslında Trump, başkanlığını başlatmadan önce bile bir NATO ülkesine (Danimarka, Grönland'ı ilhak etmek için) karşı askeri güç kullanma tehdidinde bulunmuştu. Atlantik İttifakının bir başka üyesi olan Kanada'yı elli birinci Amerikan eyaleti olmaya ikna etmek, Donald'ın Avrupa'ya karşı tehdit ettiği korumacı savaştan bahsetmeye bile gerek yok.

Gelişmekte olan ülkelerin güveni


Benzer duyguların aksine, gezegenin başka yerlerindeki birçok ülke Trump'ın küresel sahneye dönüşünü umutla bekliyor. Hindistan'da yüzde 65, Trump'ın Ukrayna'daki savaşı hızla sonlandıracağına, yüzde 62 ise Ortadoğu'ya barış getireceğine inanıyor. Suudi Arabistan'da yüzde 62'si bunun Ukrayna'ya barış getireceğine inanırken, yüzde 54'ü Orta Doğu'daki çatışmalar konusunda aynı güveni taşıyor. Buna karşılık, AB vatandaşlarının yalnızca yüzde 34'ü, Güney Korelilerin yüzde 31'i ve İngilizlerin yüzde 24'ü Trump'ın Ukrayna'da barışa ulaşmayı kolaylaştıracağına inanıyor ve daha da düşük yüzdeler (sırasıyla yüzde 25, 19 ve 16) bunu bekliyor. Ortadoğu'da barışı kolaylaştıracaktır.

Çin'in yükselişi


Dünyanın dört bir yanındaki ankete katılanların çoğunluğu, Amerika'nın “küresel” etkisinin önümüzdeki on yıl içinde büyüyeceğine inanıyor, ancak aynı zamanda bunun ABD'nin gezegen üzerindeki hakimiyetiyle ifade edileceğini de düşünmüyorlar: Çin'de sağlam çoğunluk, Rusya, Türkiye, Endonezya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Brezilya, Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık, Pekin'in önümüzdeki yirmi yıl içinde dünyanın en güçlü süper gücü olacağını öngörüyor.

AB'nin etkisi


Ancak anketin belki de en şaşırtıcı sonucu, AB'ye büyük saygı gösterilmesi ve birçok kişinin, onu sık sık parçalayan bölünmelere rağmen, etkisinin Amerika Birleşik Devletleri ve Çin'inkine benzer bir ağırlığa ulaşıncaya kadar arttığını görmesidir. Örneğin Hintlilerin yüzde 62'si, Güney Afrikalıların yüzde 60'ı, Brezilyalıların yüzde 58'i ve Suudilerin yüzde 51'i Avrupa Birliği'nin önümüzdeki on yılda küresel nüfuzunu artıracağına inanıyor. Araştırmada incelenen tüm ülkelerde (Rusya hariç), AB çoğu kişi tarafından “müttefik” veya “gerekli bir ortak” olarak görülüyor: diğerlerinin yanı sıra Amerikalıların yüzde 76'sı, Amerikalıların yüzde 79'u bunu belirtiyor. Güney Koreliler, Ukraynalıların yüzde 93'ü. Raporun editörleri olan siyaset bilimciler Mark Leonard, Timothy Garton-Ash ve Ivan Krastev, küresel ölçekte Trumpizm'e karşı liberal bir direnişe öncülük etmeye çalışırlarsa Avrupalı liderlerin kendi içlerindeki birliği korumak ve uluslararası alanda müttefikler bulmakta zorlanabilecekleri sonucuna varıyorlar. Bunun yerine Ecfr'nin Avrupa'ya farklı türde üç önerisi var: küresel statüsünün ve artan etkisinin farkında olmak; Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkelerle küresel ortaklıklar geliştirmek; Kişinin çıkarlarını ve değerlerini savunmak için ikili anlaşmalara dayalı ittifaklar oluşturmak.