A
admin
Guest
İnsan hayatının En Keyifli yılları Hangileri?
ömrümüzün en hoş yılları hangileri? Tek kaygımızın yalnızca okul ödevlerimiz olduğu çocukluk periyodu mi; hafta sonlarını eğlenerek geçirdiğimiz 20’li yaşlarımızın başları mı; daha gelişmiş bir ömür üslubu ve kendi paramızın olduğu 30’lu ve 40’lı yaşlarımız mı; hatta bizi nitekim keyifli eden şeylere odaklanmaya başladığımız emeklilik periyodu mi?
Yeni ve büyük bir çalışma bu sorunun yanıtını bulmaya çalıştı ve 50 yaşın üstündeki hayatlarına geri bakan bir iştirakçi örneklemesine nazaran, karşılık 30-34 yaşları içinde. Çalışma Springer Toplumsal Göstergeler Araştırması’nda yayınlandı.
Doğal ki bu büsbütün istatistiksel bir eğri ve 30-34 aralığı yalnızca tepe kısmını oluşturuyor. İştirakçinin yaşı ve yaşadığı olayların içindeki farklılıkların yanı sıra hangi ülkeden oldukları olağan olarak kararı büyük ölçüde etkiliyor. Örneğin Fransa, 20’li yaşların ortasından 80 yaşına kadar benzeri bir memnunluk seviyesini sürdürüyor.
Datalar, 13 farklı ülkeden 17.000’den çok kişiyi içeren SHARELIFE isimli retrospektif bir modülden alındı. İştirakçiler hayatlarının geçmiş periyotlarının tarihi bir incelemesini yaptılar ve başka soruların yanı sıra hayatlarının en memnun evresi hakkında sorular soruldu.
Lakin, tüm ülkeleri ve cinsiyeti hesaba kattığımızda, sonuçlar 30-34’te net bir tepe gösteriyor ve bu yılların birçok insanın hayatının en memnun yılları olduğunu gösteriyor. Bu noktadan itibaren kimi iştirakçiler benzeri bir memnunluk periyodunu onlarca yıl sürdürüyor olsa da, bu çalışma hayatın birinci senelerında memnunluk algımızın geliştiğini gösteriyor. şahsi ve aile omurundaki değişiklikler, 20’li yaşlarımızda keskin bir yükseliş trendi ile sonuçlanıyor ve daha sonraki senelerda doruğa ulaşana kadar (bazı durumlarda bu nokta plato olarak sürüyor) refahımızı güzelleştiriyor.
Muharrirler, bu sonuçların, yaşlı insanların hayatlarının geçmiş devirlerini hatırlama yeteneklerinden büyük ölçüde etkilendiğini belirtiyorlar. İştirakçilerin o periyotları hakikat bir biçimde hatırlayıp hatırlamadıklarını yahut bugünün ömür şartlarıyla hayatlarının o devrinin nasıl olacağını hayal edip etmedikleri konusunda kesin bir şey söylemek pek mümkün değil.
Enteresan bir biçimde, araştırmacılar bu sonuçların “sürerken tadını çıkarın” zihniyetimizi geliştirmenin ötesine geçtiğine inanıyorlar. Bu sonuçlar politikayı etkileyebilir. Yaşlı insanların, emeklilik ve sıhhat hizmetlerinin gündemlerinin üst sıralarında yer aldığı, ortasında bulundukları hayat kademesini direkt etkileyen siyasetlere oy verme olasılıkları daha yüksek ve gençlere yönelik siyasetlere oy verme olasılıkları daha düşük. Bu, yaşlandıkça algılanan memnunluk azalmasından kaynaklanıyor olabilir.
Ne olursa olsun, anketin ana kararı, mutluluğun ömrün orta evrelerinde doruğa ulaştığı…
ömrümüzün en hoş yılları hangileri? Tek kaygımızın yalnızca okul ödevlerimiz olduğu çocukluk periyodu mi; hafta sonlarını eğlenerek geçirdiğimiz 20’li yaşlarımızın başları mı; daha gelişmiş bir ömür üslubu ve kendi paramızın olduğu 30’lu ve 40’lı yaşlarımız mı; hatta bizi nitekim keyifli eden şeylere odaklanmaya başladığımız emeklilik periyodu mi?
Yeni ve büyük bir çalışma bu sorunun yanıtını bulmaya çalıştı ve 50 yaşın üstündeki hayatlarına geri bakan bir iştirakçi örneklemesine nazaran, karşılık 30-34 yaşları içinde. Çalışma Springer Toplumsal Göstergeler Araştırması’nda yayınlandı.
Doğal ki bu büsbütün istatistiksel bir eğri ve 30-34 aralığı yalnızca tepe kısmını oluşturuyor. İştirakçinin yaşı ve yaşadığı olayların içindeki farklılıkların yanı sıra hangi ülkeden oldukları olağan olarak kararı büyük ölçüde etkiliyor. Örneğin Fransa, 20’li yaşların ortasından 80 yaşına kadar benzeri bir memnunluk seviyesini sürdürüyor.
Datalar, 13 farklı ülkeden 17.000’den çok kişiyi içeren SHARELIFE isimli retrospektif bir modülden alındı. İştirakçiler hayatlarının geçmiş periyotlarının tarihi bir incelemesini yaptılar ve başka soruların yanı sıra hayatlarının en memnun evresi hakkında sorular soruldu.
Lakin, tüm ülkeleri ve cinsiyeti hesaba kattığımızda, sonuçlar 30-34’te net bir tepe gösteriyor ve bu yılların birçok insanın hayatının en memnun yılları olduğunu gösteriyor. Bu noktadan itibaren kimi iştirakçiler benzeri bir memnunluk periyodunu onlarca yıl sürdürüyor olsa da, bu çalışma hayatın birinci senelerında memnunluk algımızın geliştiğini gösteriyor. şahsi ve aile omurundaki değişiklikler, 20’li yaşlarımızda keskin bir yükseliş trendi ile sonuçlanıyor ve daha sonraki senelerda doruğa ulaşana kadar (bazı durumlarda bu nokta plato olarak sürüyor) refahımızı güzelleştiriyor.
Muharrirler, bu sonuçların, yaşlı insanların hayatlarının geçmiş devirlerini hatırlama yeteneklerinden büyük ölçüde etkilendiğini belirtiyorlar. İştirakçilerin o periyotları hakikat bir biçimde hatırlayıp hatırlamadıklarını yahut bugünün ömür şartlarıyla hayatlarının o devrinin nasıl olacağını hayal edip etmedikleri konusunda kesin bir şey söylemek pek mümkün değil.
Enteresan bir biçimde, araştırmacılar bu sonuçların “sürerken tadını çıkarın” zihniyetimizi geliştirmenin ötesine geçtiğine inanıyorlar. Bu sonuçlar politikayı etkileyebilir. Yaşlı insanların, emeklilik ve sıhhat hizmetlerinin gündemlerinin üst sıralarında yer aldığı, ortasında bulundukları hayat kademesini direkt etkileyen siyasetlere oy verme olasılıkları daha yüksek ve gençlere yönelik siyasetlere oy verme olasılıkları daha düşük. Bu, yaşlandıkça algılanan memnunluk azalmasından kaynaklanıyor olabilir.
Ne olursa olsun, anketin ana kararı, mutluluğun ömrün orta evrelerinde doruğa ulaştığı…