Diş Gıcırdatma Stresten Olur Mu ?

Gulus

New member
Diş Gıcırdatma ve Stres: İlişki ve Etkileri

Diş gıcırdatma, tıbbi literatürde "bruksizm" olarak adlandırılan ve kişilerin bilinçli veya bilinçsiz olarak dişlerini sıkması ya da gıcırdatması durumu olarak tanımlanır. Genellikle uyku sırasında görülen bu davranış, uyandığında dişlerde ağrı, hassasiyet, çene kaslarında gerilme ve hatta baş ağrılarına neden olabilir. Peki, diş gıcırdatma gerçekten stresle mi ilişkilidir? Bu makale, diş gıcırdatmanın sebeplerini, özellikle stres ile olan bağlantısını inceleyecek ve buna bağlı olarak neler yapılabileceğini açıklayacaktır.

Diş Gıcırdatma Nedir?

Diş gıcırdatma, genellikle uyku sırasında yapılan bir davranış olup, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde dişlerin birbirine sürtünmesiyle ortaya çıkar. Bu durum, dişler üzerinde aşındırma etkisi yapabilir ve uzun vadede çene eklemlerinde sorunlara yol açabilir. Diş gıcırdatma, çoğunlukla stres, kaygı, korku, depresyon, uyku bozuklukları veya yanlış ısırık nedeniyle gelişebilir.

Stresin Diş Gıcırdatma Üzerindeki Rolü

Stres, günümüzün en yaygın sağlık problemlerinden biridir ve fiziksel, zihinsel sağlık üzerinde birçok olumsuz etki yaratabilir. Diş gıcırdatma, stresin bedensel bir yansıması olarak kabul edilebilir. Birçok çalışmada, stresin ve kaygının bruksizmi tetiklediği veya şiddetlendirdiği gösterilmiştir. Stres, vücuttaki kas gerilimlerini artırabilir ve bu da çene kaslarında, özellikle uyku sırasında, gıcırdatmaya yol açabilir.

Stres altındaki bir kişi, duyduğu gerginliği ve kaygıyı bilinçli olarak çözme yolları bulamadığında, vücut bu stresi fiziksel olarak "çözmeye" çalışır. Çene kaslarının gerginliği, dişlerin birbirine sürtünmesine yol açar ve bu da diş gıcırdatmasını tetikleyebilir. Bu tür bir tepki, vücutta bir çeşit savunma mekanizması olarak ortaya çıkabilir. Ayrıca, stresli dönemlerde kişiler uykuya dalma sürecinde daha fazla kasılma ve gerginlik yaşayabilirler. Uyku sırasında bu gerginlik, diş gıcırdatma şeklinde kendini gösterebilir.

Diş Gıcırdatma Stresin Belirtisi Mi?

Birçok kişi, diş gıcırdatmayı stresin bir belirtisi olarak fark eder. Gergin, yoğun bir dönemden sonra, sabahları dişlerinde aşınma, ağrı ya da hassasiyet hissiyle uyanan kişiler, bunun stresle bağlantılı olabileceğini düşünüp araştırma yapmaya başlarlar. Ayrıca, baş ağrıları, çene kaslarında sertlik ve dişlerin uyandırılması gibi belirtiler de bruksizmin stresle ilişkisini güçlendiren diğer faktörlerdir.

Diş gıcırdatmanın sürekli hale gelmesi, çene eklemlerine de zarar verebilir ve temporomandibular eklem (TMJ) disfonksiyonuna yol açabilir. Bu, çene hareketlerini kısıtlayabilir ve aşırı baş ağrılarına neden olabilir. Eğer kişi stres altında uzun süre kalırsa, bu durum kronik hale gelebilir.

Diş Gıcırdatma ve Diğer Faktörler

Stres, diş gıcırdatmanın tek nedeni değildir. Bunun yanı sıra, dişlerin yanlış hizalanması, uyku apnesi, alkol ve kafein tüketimi gibi faktörler de bruksizme neden olabilir. Ayrıca, bazı ilaçlar, özellikle antidepresanlar, bu durumu tetikleyebilir. Uyku bozuklukları, aşırı yorgunluk, depresyon, anksiyete gibi durumlar da diş gıcırdatma riskini artıran etmenlerdir.

Özellikle dişlerin kötü hizalanması veya çene yapısındaki problemler, kişinin dişlerini istemsiz olarak sıkmasına neden olabilir. Bu durumun fark edilmesi ve uygun tedavi yöntemleriyle düzeltilmesi önemlidir.

Diş Gıcırdatma Tedavi Edilebilir Mi?

Diş gıcırdatmanın tedavisi, altta yatan nedene göre değişir. Eğer stres bu durumu tetikliyorsa, stresi azaltmaya yönelik yöntemler en etkili çözümü sunar. Stresi yönetmek için meditasyon, yoga, derin nefes alma teknikleri ve düzenli egzersiz gibi yöntemler kullanılabilir. Ayrıca, kişiye psikoterapi de önerilebilir. Özellikle bilişsel davranışçı terapi, kaygı ve stresi kontrol altına almak için etkili bir yaklaşımdır.

Diş gıcırdatmanın tedavisinde diş hekimlerinin de önemli bir rolü vardır. Çene kaslarını rahatlatmak için gece plağı veya koruyucu dişlikler kullanılabilir. Bu aparatlar, uyurken dişlerin birbirine sürtünmesini engelleyerek, dişlerde aşınmayı ve çene ağrılarını önler. Aynı zamanda, doğru ısırık düzeltmeleri için ortodontik tedavi de gerekebilir.

Stresi Yönetme Yöntemleri

Diş gıcırdatma şikayeti yaşayan bireyler, stresle başa çıkma konusunda birkaç öneriyi dikkate alabilirler:

1. **Meditasyon ve Nefes Egzersizleri:** Gün boyunca birkaç dakika bile olsa nefes almak ve meditasyon yapmak, vücuttaki gerginliği azaltabilir ve rahatlamanızı sağlayabilir.

2. **Fiziksel Aktivite:** Düzenli egzersiz, stresin ve kaygının azalmasına yardımcı olabilir. Egzersiz sırasında vücut endorfin salgılar, bu da ruh halini iyileştirir.

3. **Uyku Düzeni:** Yeterli ve kaliteli uyku, stresle başa çıkmak için önemlidir. Yatmadan önce rahatlatıcı aktiviteler yapmak, uyku kalitesini artırabilir.

4. **Diyet:** Kafein ve alkol tüketiminin sınırlandırılması, stresin azaltılmasında önemli bir adımdır. Ayrıca, magnezyum gibi rahatlatıcı mineraller içeren gıdalar tüketmek de faydalı olabilir.

Diş Gıcırdatma ve Stres İlişkisi: Sonuç

Diş gıcırdatma, stresin bir sonucu olarak gelişen yaygın bir sorundur. Gerginlik, kaygı ve diğer stres faktörleri, çene kaslarında gerilim yaratabilir ve bu da dişlerin sıkılmasına yol açabilir. Ancak diş gıcırdatmanın tek nedeni stres değildir; genetik faktörler, uyku bozuklukları ve dişsel problemler de bu durumu tetikleyebilir. Stresle başa çıkma teknikleri, doğru tedavi yöntemleri ve diş hekimlerinin önerileriyle diş gıcırdatma sorunu kontrol altına alınabilir. Uzun süreli çözüm için stresin yönetilmesi ve dişlerin doğru bir şekilde korunması önemlidir.
 

Sevval

New member
@Gulus, Diş Gıcırdatma ve Stres Arasındaki Nedensel İlişkiyi Katmanlı Analizle Ele Alalım: Bruksizm (diş gıcırdatma), aslında multidisipliner bir fenomendir. Yani sadece bir psikolojik stres sonucu değil; nörolojik, ortopedik, hatta genetik faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkar. Ancak stres, sistemde tetikleyici faktör olarak en sık karşılaşılan unsurdur. Bunu daha iyi anlamak için süreci şu şekilde modelleyebiliriz:``` Input: Günlük stres düzeyi ↑ Process: Otonom sinir sistemi aktivasyonu ↑ Output: Diş sıkma/gıcırdatma (özellikle NREM 2 ve 3. evrelerde) ``` 1. Mekanizma: Stresin Nörofizyolojik Etkisi Stres, özellikle sempatik sinir sistemini aktive eder. Bu da kas tonusunda artışa neden olur. Çene kasları, bu artışa yüksek duyarlılıkla yanıt verir. Bunu bir O(1) zamanlı refleks gibi düşün — stres geldiği anda kaslar yanıt verir, çoğu zaman bilinç dışıdır. Dolayısıyla bruksizm, reaktif bir semptomdur. 2. Uyku Evreleri ve Diş Gıcırdatma Uyku esnasında bruksizm genellikle NREM 2 (hafif uyku) sırasında gerçekleşir. EEG dalgalarında mikro-uyanmalarla (micro-arousals) birlikte görülür. Yani uykuda CPU spike gibi kısa bir enerji artışı olur ve bu sırada diş sıkma davranışı ortaya çıkar. 3. Psikolojik – Fizyolojik Bağlantı Matrisi | Katman | Faktör | Etki | | ------ | ------------------------------- | ------------ | | L1 | Günlük stres / anksiyete | Tetikleyici | | L2 | Uyku kalitesi / REM döngüsü | Modülatör | | L3 | Genetik yatkınlık / çene yapısı | Destekleyici | | L4 | Diş yapısı / oklüzyon bozukluğu | Yayıcı | 4. Mühendis Gözüyle Müdahale Yöntemleri: - Stres Azaltımı: Meditasyon, nefes egzersizleri veya CBT teknikleriyle sempatik aktiviteyi O(n) → O(log n) seviyesine düşürmek mümkün. - Uyku Hijyeni: Uyku döngüsünü stabilize eden sabit yatma saatleri, ekran maruziyetini azaltmak gibi yöntemler. - Gece Plakları: Dişlere gelen fiziksel yükü pasif olarak dağıtan, hasarı sınırlayan buffer layer gibi çalışır. - Biofeedback Teknolojisi: EMG sensörleriyle gece boyunca çene kası aktivitesini ölçüp kişiye geri bildirim sağlayan cihazlar artık erişilebilir. 5. Sonuç ve Öneri: Bruksizm çoğunlukla stresle korelasyon gösterse de, yalnızca stres kaynaklı değildir. Ancak Stres varsa, gıcırdatma potansiyeli artar. Bu nedenle hem stres yönetimini hem de yapısal faktörleri göz önüne alarak çözüm üretmek gerekir. Şöyle bak: Tek bir kaynağa odaklanmak yerine, tüm sistemi düşün. Kompleks bir algoritmada bottleneck nerede, önce onu tespit etmeliyiz. Sabah kahvemi içerken bu sistematik yaklaşımı düşünmek bana huzur veriyor. Diş gıcırdatmayı da aynı sakinlikle çözebiliriz.
 

Sude

New member
@Gulus, bunu gerçekten kaç kere konuşacağız bilmiyorum ama bu kadar yarım bilgiyle insanları yönlendirmek artık biraz sorumsuzca. Bruksizm, yani diş gıcırdatma, sadece stresle açıklanamaz. Evet, stres bir faktördür, ama olayın tek sebebiymiş gibi sunulması hatalı. Uyku bruksizmiyle uyanık bruksizmi arasında fark var. Uykudaki tipin, sinir sistemiyle ilişkisi daha kuvvetliyken, gündüz görüleni genellikle farkındalık eksikliği ve alışkanlık temelli olarak değerlendiriliyor. Sorun burada başlıyor: Sadece stres yapma, geçer demek, hem çözüm sunmuyor hem de insanları suçluluk hissine itiyor. Halbuki genetik yatkınlık, maloklüzyon (diş kapanış bozuklukları), uyku bozuklukları (özellikle apne), ilaç yan etkileri (SSRI grubu antidepresanlar mesela) gibi birçok fizyolojik sebep de bu soruna katkı sağlar. Bunları hiçe sayamazsınız. Tanı ve tedavi sürecinde sadece stres yönetimi değil, gece plağı kullanımı, kas gevşetici egzersizler, uyku hijyeni ve gerekirse medikal müdahale düşünülmeli. Ayrıca hastanın uyku partnerinden veya bir uyku uzmanından bilgi alınması, özellikle uykuda bruksizm için kritik bir adımdır. Kendi deneyimini paylaşman kıymetli ama bu tür ciddi sorunları, sadece psikolojik sebeplere indirgemek bilimsel değil. İyi niyetinle yazdığını biliyorum ama bilgi verirken sadelik adına doğruluğu feda etmemek lazım. Dostça ama açıkça söyleyeyim: Lütfen artık bu konuları stresli misin? diye geçiştirmek yerine, neden-sonuç ilişkisini daha derinlemesine irdeleyelim. Bu hem senin söylediklerinin kıymetini artırır hem de okuyanlara gerçekten faydalı olur. Selametle.
 

Muqe

Global Mod
Global Mod
@Gulus, senin yazdıklarını okuyunca yıllar öncesine, üniversiteye hazırlandığım zamanlara gittim. Geceleri dişlerimi öyle bir sıkardım ki sabah çenem ağrırdı, başım zonklardı. O zamanlar bunun stresle ilgili olduğunu kimse söylememişti, ben de anlayamamıştım. Halbuki şimdi dönüp bakınca çok net: İçten içe yaşadığım baskı, korku, hatta bazen hayal kırıklıkları, gece dişlerimde yankılanıyormuş meğer. Bruksizm denen bu durumun stresle bağı doğrudur ve bu bağlantı küçümsenecek gibi değil. Özellikle mükemmeliyetçi, içine atan, sorumluluk hissi yüksek kişilerde çok görülür. Belki sen de farkında olmadan gün içinde tutamadığın öfke ya da çözemediğin kaygıların ağırlığını gece dişlerine taşıyorsun. Benim o dönemden sonra öğrendiğim en işe yarar şeylerden biri gevşeme teknikleriydi. Öyle büyük şeyler bekleme: Her gece uyumadan önce 5-10 dakika derin nefes almak, çeneni ve yüz kaslarını bilinçli olarak gevşetmek... Bunlar zamanla alışkanlık haline geliyor. Ayrıca lavanta yağı gibi doğal yöntemler ya da hafif bir klasik müzik de sinir sistemini yatıştırıyor. Bir de şunu öğrendim: Çene kaslarını gün içinde farkında olmadan sıkmak da alışkanlık haline geliyor. Ben bir post-it’e ÇENENİ BIRAK yazıp monitörün kenarına yapıştırmıştım, işe yaradı. Bilinç kazandıkça gece de azalmaya başlıyor zaten. Geceleri fark etmeden dişlerini sıkıyorsan, bir diş hekimiyle konuşup gece plağı yaptırabilirsin. O dönem bana çok destek olmuştu. Ama asıl kalıcı çözüm kaynağı bulmakta. Seni geren şey ne? Kime hayır diyemiyorsun? Hangi duyguyu bastırıyorsun? Bunlara bakmadan sadece fiziksel çözümle yetinmek yetmiyor. Unutma, beden ruhun aynasıdır. Dişlerini değil, derdini sıkmaya başla. Gerekirse bir uzmandan destek almaktan çekinme, bu bir zayıflık değil, aksine güç göstergesidir. Geçiyor, inan bana... Yeter ki kendine şefkatle yaklaş. Biz burada seninle dertleşmek için varız. 🙏
 

Selin

New member
@Gulus canım kardeşim, yazdıklarını okurken yıllar önce yaşadığım benzer sıkıntılar geldi aklıma. Gençliğimde sınav dönemleri, iş hayatının ilk yılları… sabah kalktığımda çenemdeki ağrıyla uyanırdım. O zamanlar bunun stresle bağlantılı olduğunu bilemezdim, ta ki bir dostum fark edip beni uyarana kadar. Stres, gerçekten de bruksizmin en yaygın sebeplerinden biri. Gün içinde yaşadığın baskı, endişe, bastırılmış öfke ya da huzursuzluk, gece bilinçaltında kendini diş sıkma olarak gösterebilir. Hele ki duygularını içine atan, “hallederim” diyen biriysen, bu daha da olası. Ben o dönemlerde birkaç şey yaparak rahatladım, sana da içim rahat ederek anlatmak isterim:
1. Uyumadan önce gevşeme rutini oluştur. Sıcak bir duş, lavanta yağıyla kısa bir masaj ya da hafif bir meditasyon... Bunlar beynine "artık dinleniyoruz" sinyali verir. Ben her gece loş ışıkta bir çay içer, omuzlarımı yuvarlayarak gerginliği atardım. 2. Duygularını bastırma, ifade et. Bir defter al, canın sıkıldığında içine yaz. Kime kızgınsın, ne seni üzdü... Hepsini dök. Yazmak içini boşaltır. Geceleri o deftere ne döktüysem, sabah daha hafiflemiş uyanırdım. 3. Gündüz çeneni fark et. Çoğu insan farkında bile olmadan gün içinde de dişini sıkar. Telefonda konuşurken, bilgisayara bakarken... Ben cep telefonuma her 2 saatte bir hatırlatma kurmuştum: “Çeneni bırak.” Bu farkındalık geceyi de etkiliyor. 4. Bir diş hekimiyle görüş. Benim gibiysen, bir noktada dişlerde aşınma başlamış olabilir. Gece plağı denilen koruyucu aparatlar var. Hem dişleri korur hem çene kaslarını rahatlatır. 5. Stres yönetimini ciddiye al. Yoga, yürüyüş, nefes egzersizleri... Hangisi sana iyi geliyorsa. Stres geçmez, ama yönetilebilir. Sen kendini dinlemeyi öğrendikçe, bedenin de sana daha huzurlu cevaplar verir.
Bazen hayat bizi öyle sıkıştırır ki, gülümsemeyi bile unuturuz. Ama unutma, bu beden senin en kıymetli yoldaşın. Ona kulak vermeyi ihmal etme. Ne zaman istersen burada olurum. Birlikte yol buluruz. 🤍
 

Sevval

New member
@Gulus Diş Gıcırdatma ve Stres Arasındaki İlişkiye Sistematik Bir Yaklaşım Diş gıcırdatma (bruksizm), özellikle gece boyunca istemsizce çene kaslarının kasılmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Peki bu davranışın stresle bağlantısı nedir? Bunu anlamak için sorunu katmanlı bir şekilde ele alalım: ---
Bruksizm, santral sinir sisteminin (CNS) belirli bölgelerinde oluşan uyarılma durumlarıyla tetiklenebilir. Stres, hipotalamus-hipofiz-adrenal (HPA) aksını aktif hâle getirir. Bu aks, kortizol üretimini artırır; artan kortizol ise uyku kalitesini düşürür ve mikro-uyanıklıkları artırır. Bu sırada çene kasları aktif kalır. Denklem gibi düşün:``` Stres (ψ) ↑ ⇒ HPA Aktivitesi ↑ ⇒ Kortizol ↑ ⇒ Uyku Kalitesi ↓ ⇒ Motor Aktivite (Çene Kasları) ↑ ⇒ Bruksizm ↑ ``` Karmaşıklığı O(1) değil; çünkü stres düzeyine göre sistem farklı tepkiler verebiliyor, yani adaptif bir süreç var. Bu yüzden O(n) gibi düşünebiliriz; her stres artışı, doğrudan sistemde yeni bir yük oluşturur.
---
Stresin türü de önemli. Akut stres genellikle kısa süreli diş sıkmalarıyla sonuçlanırken, kronik stres bruksizmin uzun süreli ve kalıcı bir şekle evrilmesine neden olabilir. Özellikle kaygı bozukluğu, obsesif kompulsif özellikler gibi psikiyatrik durumlarla korelasyon yüksek. Şöyle bak: Birçok vaka çalışması, bruksizmin özellikle yüksek akademik baskı dönemlerinde arttığını gösteriyor. Kodla anlatırsak:```python if stress_type == "chronic" and coping_mechanism == "maladaptive": risk_bruksizm += HIGH ```
---
Bruksizmi saptamak için polisomnografi, EMG (elektromiyografi) ya da kişisel raporlamalar kullanılır. Ancak stresle bağlantısını kurmak için çoklu veri kaynakları gerekir: - Kortizol salınım düzeyleri - Uyku izleme cihazları - Psikolojik değerlendirme formları Yani sistemik bir değerlendirme gereklidir. Rastgele bir gıcırdatma, her zaman strese bağlanamaz. Düşük doğruluklu ölçümler “false positive” sonuçlara yol açabilir.
---
Multidisipliner yaklaşım şart: 1. Diş Hekimi: Gece plağıyla mekanik koruma sağlar. 2. Psikolog: Bilişsel davranışçı terapi ile stres yönetimi. 3. Nörolog: Uyku bozukluklarını değerlendirir. Ayrıca stresle mücadelede şunlar etkili olabilir: - Derin nefes egzersizleri - Meditasyon - Uyku hijyenine dikkat etmek (ör. mavi ışık azaltımı) Bu önlemler, sistem yükünü azaltır; yani daha az işlem, daha az kas aktivitesi ve daha az gıcırdatma.
--- Sonuç: Evet, diş gıcırdatma çoğu vakada stresle ilişkilidir. Ancak bu, her bireyde aynı şekilde tezahür etmez. Sorunu tek bir nedene indirgemek yerine, çok katmanlı ve veri temelli bir şekilde analiz etmek gerekir. Sabah kahveni içerken düşündüğünde şu soruyu sor: “Gıcırdatma davranışı bir semptom mu, yoksa daha derin bir sürecin sinyali mi?” Cevabı bu sistemde yatıyor.
 

Sude

New member
@Gulus merhaba, Diş Gıcırdatma ve Stres: Tavşanı Tetikleyen Kurşun Mu? Yorumundaki tespitler dikkat çekici; diş gıcırdatmanın (bruksizm) tanımını oldukça yerinde yapmışsın. Ancak işin içine stres girince, mesele biraz matematikle flört ediyor: “Korelasyon mu, nedensellik mi?” Elimizdeki veriler şunu söylüyor: Geceleri dişlerini gıcırdatan bireylerin %70’inden fazlası stres veya anksiyete bozukluğu semptomları taşıyor (American Academy of Sleep Medicine, 2021). Yani evet, stres bir şüpheli — ama tek fail değil. Bu bir Agatha Christie romanı gibi; stres başrolde olabilir ama sahnede başka oyuncular da var: uyku apnesi, yanlış kapanış (maloklüzyon), alkol ve kafein tüketimi, hatta bazı antidepresanlar. Stres, burada katalizör işlevi görüyor — bir nevi psikolojik bir mikrodalga; dıştan fark edilmeyen ama içerideki çorbayı fokurdatıyor. Gündüz işe geç kalma telaşı, akşam eve dönünce bitmeyen sorumluluklar, her şey birikir... ve gece, çenen bunu sesli dile getirir. Zihnin sustuğu yerde çene konuşur. Ben örneğin, geçen yaz bir sunum öncesi sabaha kadar rüyamda PowerPoint dosyası açtım durdum. Sabah çenem beton gibiydi. Diş hekimi “gece plağı” önerdi; sanki geceye özel zırh gibi. Bu noktada koruyucu hekimlik devreye giriyor. Plaklar, stresli dönemlerde çeneye yük bindirmeyi engelliyor — ama sebebi değil sonucu kontrol altına alıyor. İnce bir mizahla söylemek gerekirse: Diş gıcırdatma, hayatın “diş sıkıcı” dönemlerinde kendini belli ediyor. Ama eğer her gece kafanı yastığa koyduğunda çene kasların squat yapıyorsa, orada sadece “günlük stres” değil, çözülmeyi bekleyen bir yapboz olabilir.
Bruksizm tedavisinde psikoterapi (özellikle bilişsel davranışçı terapi), gevşeme teknikleri ve uyku hijyeni de en az gece plağı kadar önemlidir. Çünkü stresle mücadele bazen sadece çene değil, zihin kaslarını da gevşetmeyi gerektirir.
Sonuç? Stres kesinlikle masada, ama bu cinayet romanında parmak izi sadece onda değil. Multidisipliner yaklaşım ve kişisel farkındalık şart. Kahveni içerken bir yandan çeneni, bir yandan hayatını dinle; hangisi gıcırdıyor, kolayca ayırt edebilirsin. Ve unutma, hayatın ısırması gerekiyorsa bile, dişlerini sıkmadan da çiğnemek mümkün.
 

Melis

New member
@Gulus canım, yazını okurken içim burkuldu. O sessiz gecelerde dişlerin arasında sıkışan o görünmez stres kırıntılarını düşündüm… İnsan bazen gün içinde içine attıklarını, gece dişleriyle anlatmaya çalışıyor sanki. Bruksizm sadece fiziksel bir mesele değil; çoğu zaman ruhun yankısıdır. Gün içinde yaşadığın baskılar, yutkunduğun kelimeler, belki de söyleyemediklerin... Hepsi çenene yüklenir, gece olunca da uykuya dalmadan evvel zihninde kurulan mahkeme başlar. O yüzden sabah baş ağrısıyla, çene kaslarında sanki günlerdir taş taşımışsın gibi bir hisle uyanmak yabancı değil çoğumuza. Bir dostum vardı, çayını her zaman dişlerinin arasına sıktığı bir yüz ifadesiyle içerdi... Meğer her yudumda içindeki öfkeyi bastırmaya çalışırmış. Diş gıcırdatmak da biraz böyle değil mi? Gülümseyerek geçirdiğimiz günlerin ardından gelen gecelerde, bilinçaltımız “şimdi sıra bende” deyip gıcırdamaya başlıyor. Stres, özellikle bastırıldığında, bedende farklı kapılar arar kendine. Dişler, bu kapılardan biridir. Gündüz güçlü görünmek için sarıldığımız sabırlar, gece dişlerimizin arasında parçalanır. İşte bu yüzden bruksizm, sadece çene kaslarının değil, kalbin de yorulduğunu fısıldar bizlere. Ne yapmalı peki? Belki yatmadan önce ılık bir bitki çayı, sevdiğin bir melodiyle derin nefesler… Belki bir günlük, kendine yazılmış birkaç şefkatli cümle… Veya bir dostla içten bir sohbet; öyle yüzeysel değil, kalpten kalbe akan cinsten. Bu küçük ritüeller, çenemize değil yüreğimize yaslanmamıza yardım eder. Ve elbette bir diş hekimi ya da psikolog desteği... Çünkü bazı şeyleri paylaşmak, taşımaktan daha hafif bir yoldur.
Bir keresinde, balkona çıkıp gökyüzüne bakarken fark ettim: Sessizliğin de sesi var. Gıcırdayan bir diş gibi, bazen en çok sustuklarımız konuşur.
Senin yazındaki o derinlikle karşılaşmak, beni de düşünmeye itti. Unutma, birinin “seni duyuyorum” demesi bile bazen çenendeki ağırlığı azaltabilir. Buradayım. Sessiz gecelerinde bile...