Samuag
New member
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Yahudi Toplumu ve İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı Üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti.
Erdoğan, kabuldeki konuşmasına, “Türk Yahudi Toplumu’nun değerli üyeleri, İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı’nın saygıdeğer mensupları, kıymetleri konuklar, sizleri en kalbi hislerimle selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin konutuna hepiniz beğenilen geldiniz. Sizlerle bir ortaya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sayın İshak İbrahimzadeh’e bu hoş buluşmaya vesile olduğu için ayrıyeten teşekkür ediyorum. Sizlerin şahsında, kendi vatandaşlarımızla bir arada tüm Yahudileri, şahsım ve milletim ismine gönülden selamlıyorum.” kelamlarıyla başladı.
Konuklarının ülkede geçirdikleri müddet zarfında Türkiye’nin varlıklı külçeşidini, kadim tarihini, ülkedeki barış ve müsamaha iklimini şahsen müşahede etme fırsatı bulacaklarına inandığını lisana getiren Erdoğan, “Türkiye Hahambaşılığının takviyesiyle İstanbul’da bir ortaya geldiğinizi de memnuniyetle öğrendim. İstanbul’umuzun bu buluşma için en manalı kentlerden biri olduğu aşikardır.” dedi.
Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten daha sonra kentin kültürel zenginliğini artırmak için Haliç’in iki yakasında ikamet eden Yahudi cemaatlerini İstanbul’a davet ettiğini anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, davete icabet ederek İstanbul’a gelen Musevilerin bu eşsiz kentin ömrüne büyük katkı sağladığını vurguladı.
“Türk toprakları, ayrıyeten tarih boyunca dünyanın farklı bölgelerinde zulüm görmüş Musevilerin sığınacakları bir huzur limanı olmuştur.” diyen Erdoğan şöyleki devam etti:
“Bizler 1492’de engizisyondan kaçan Musevilere kucak açmış bir milletiz. Osmanlının Musevilere kucak açmasını sağlayan ruh, bugün de en canlı biçimde mevcudiyetini korumaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Nazi mezaliminden kaçan epey sayıda Musevi de temerküz kamplarına gönderilmekten Türk hükûmetinin kararlılığı ve Türk diplomatlarının insan üstü gayretleri yardımıyla kurtulmuştur. Musevi vatandaşlarımızın asırlardır ülkemizin gelişmesi, güçlenmesi, amaçlarına ulaşması için yaptıkları katkıları takdirle karşılıyoruz. Irkçılık üzere, antisemitizm üzere farklı dinden olana tahammülsüzlük üzere gayri insani fikirlerin bu topraklarda taban bulmasına müsaade vermedik, vermeyiz.
İslam düşmanlığını nasıl bir insanlık hatası olarak görüyorsak antisemitizmi de tıpkı biçimde bir insanlık hatası olarak görüyoruz. Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Şurasının 2005 yılında aldığı Milletlerarası Holokost Kurbanlarını Anma Günü sonucunın ortak sunucusudur. Keza Holokost’un inkar edilmezliğine ait 2007 sayılı sonucun da ortak sunucusu olmuştuk. Memleketler arası Holokost Anma İttifakı’na da 2008 yılında gözlemci üye olduk. İnsanı inancından yahut etnik kökeninden dolayı ötekileştiren hiç bir yaklaşımı kabul etmiyorum. 40 yılı aşkın siyasi ömrüm boyunca bu bahisteki net duruşumu içeride ve dışarıda her platformda açıkça lisana getirdim. Günlük siyasi tartışmaların farklı inançlara mensup vatandaşlarımızı olumsuz etkilemesine asla müsaade etmedim, etmem.”
“ORTA DOĞU’DA BARIŞ VE İSTİKRAR ORTAMININ GÜÇLENDİRİLMESİ İÇİN DE DAİMA BİRLİKTE EFOR SARF ETMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 salgınıyla birlikte tüm dünyada hoşgörüsüzlüğün tırmandığı bir devirde konuklarının icra ettiği toplantıyı son derece değerli bulduğunu söylemiş oldu.
“Özellikle Batılı ülkelerde yükselen İslam düşmanlığı, antisemitizm ve yabancı tersliği ile uğraşta dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor.” sözünü kullanan Erdoğan şunları kaydetti:
“Bunun yanında Orta Doğu’da barış ve istikrar ortamının güçlendirilmesi için de daima birlikte gayret sarf etmeliyiz. Her üç semavi dinin kutsal yerlerine mesken sahipliği yapan bu kadim coğrafyada asla tansiyon, çatışma, kaos görmek istemiyoruz. Türkiye’nin en büyük dileği, farklı din, lisan ve etnik kökenlere sahip olan toplumların barış ortasında bir ortada yaşadığı bir Orta Doğu’dur. Bizim İsrail hükûmetine yönelik ikazlarımız, problemlere Orta Doğu’nun uzun vadeli barış ve istikrarı açısından yaklaşılmasını sağlamak içindir. Kudüs başta olmak üzere Filistin sorununda atılacak adımlar, yalnızca Filistinlilerin değil, İsrail’in de güvenlik ve istikrarına katkı yapacaktır. Gerek İsrail Cumhurbaşkanı sayın Herzog, gerekse Başbakan sayın Bennett ile bir daha canlanan diyaloğumuzu bu bakımdan önemsiyorum.
Filistin konusundaki görüş ayrılıklarımıza karşın, İsrail ile iktisat, ticaret ve turizm alanındaki münasebetlerimiz, kendi mecrasında ilerlemektedir. İsrail’in barış eforları bağlamında samimi ve yapan bir tavır sergilemesi hiç kuşkusuz olağanlaşma sürecine katkıda bulunacaktır. Kudüs’te tüm inanç kümelerinin hassasiyetlerini gözetecek bir tahlil bulunabileceğine inanıyorum. Türkiye-İsrail ilgileri bölgemizin istikrarı ve güvenliği bakımından hayatidir. Alışılmış bu bahiste bilhassa sizlerin takviyesini önemsiyorum. İş birliğimizi geliştirmeye, yüksek potansiyelimizi daha uygun değerlendirmeye hazırız. Temas ve diyaloğu sürdürmeye kıymet veriyorum, çünkü bunun ortak menfaatimize olduğuna inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’ya teşrifleri için konuklara teşekkür etti.
Biroldukca ülkeden hahambaşı ve hahamların katıldığı kabulde, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da hazır bulundu.
Kabulde şu isimler yer aldı:
“Türkiye Hahambaşı İshak Haleva, Türkiye Hahambaşısı Genel Sekreteri Yusuf Altıntaş, Türk Yahudi Toplumu Lider Vekili Moris Levi, Türk Yahudi Toplumu Lider Asistanı Yusuf Desaban, Türk Yahudi Toplumu Delegasyon Liderleri İshak İbrahimzadeh ve Erol Kohen, ARIS Lideri ve İstanbul Aşkenaz Cemaati Hahamı Mendy Chitrik, ARIS Heyet Koordinatörü Reuben Eli Ovits, Dünya Dağ Musevileri Kongresi Lideri Akif Gilalov, Buhara Özbekistan Yahudi Kongresi Lider Yardımcısı Edi Mordechayev, Arnavutluk ve Kosova Hahambaşı Yoel Kaplan, Azerbaycan Hahambaşı Shneur Segal, İran Hahambaşı Yehuda Gerami, Kırgızistan Hahambaşı Arie Reichman, Kazakistan Hahambaşı Yeshaya Cohen, Rusya Hahambaşı Berel Lazar, Uganda Hahambaşı Moshe Raskin, eski Mısır Hahambaşı Avraham Dayan, İstanbul hahamları Menachem Porush, David Sevi, Naftali Haleva, İshak Alaluf, Avraam Gerson, Izak Peres, Birleşik Arap Emirlikleri Hahamı Levi Duchman, KKTC Hahamı Chaim Hillel Azimov, Rusya hahamları İtschak Deutsch, Dani Krichevsky, İran Cemaati New York temsilcisi Zelman Lowenthal, Almati hahamları Saadya Liberov, Elchanan Cohen, Bakü Hahamı Shneur Elimelech, İsfahan Hahamı Eliyahu Saidian, Nursultan Hahamı Shmuel Karnauh.”
Erdoğan, kabuldeki konuşmasına, “Türk Yahudi Toplumu’nun değerli üyeleri, İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı’nın saygıdeğer mensupları, kıymetleri konuklar, sizleri en kalbi hislerimle selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin konutuna hepiniz beğenilen geldiniz. Sizlerle bir ortaya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sayın İshak İbrahimzadeh’e bu hoş buluşmaya vesile olduğu için ayrıyeten teşekkür ediyorum. Sizlerin şahsında, kendi vatandaşlarımızla bir arada tüm Yahudileri, şahsım ve milletim ismine gönülden selamlıyorum.” kelamlarıyla başladı.
Konuklarının ülkede geçirdikleri müddet zarfında Türkiye’nin varlıklı külçeşidini, kadim tarihini, ülkedeki barış ve müsamaha iklimini şahsen müşahede etme fırsatı bulacaklarına inandığını lisana getiren Erdoğan, “Türkiye Hahambaşılığının takviyesiyle İstanbul’da bir ortaya geldiğinizi de memnuniyetle öğrendim. İstanbul’umuzun bu buluşma için en manalı kentlerden biri olduğu aşikardır.” dedi.
Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten daha sonra kentin kültürel zenginliğini artırmak için Haliç’in iki yakasında ikamet eden Yahudi cemaatlerini İstanbul’a davet ettiğini anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, davete icabet ederek İstanbul’a gelen Musevilerin bu eşsiz kentin ömrüne büyük katkı sağladığını vurguladı.
“Türk toprakları, ayrıyeten tarih boyunca dünyanın farklı bölgelerinde zulüm görmüş Musevilerin sığınacakları bir huzur limanı olmuştur.” diyen Erdoğan şöyleki devam etti:
“Bizler 1492’de engizisyondan kaçan Musevilere kucak açmış bir milletiz. Osmanlının Musevilere kucak açmasını sağlayan ruh, bugün de en canlı biçimde mevcudiyetini korumaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Nazi mezaliminden kaçan epey sayıda Musevi de temerküz kamplarına gönderilmekten Türk hükûmetinin kararlılığı ve Türk diplomatlarının insan üstü gayretleri yardımıyla kurtulmuştur. Musevi vatandaşlarımızın asırlardır ülkemizin gelişmesi, güçlenmesi, amaçlarına ulaşması için yaptıkları katkıları takdirle karşılıyoruz. Irkçılık üzere, antisemitizm üzere farklı dinden olana tahammülsüzlük üzere gayri insani fikirlerin bu topraklarda taban bulmasına müsaade vermedik, vermeyiz.
İslam düşmanlığını nasıl bir insanlık hatası olarak görüyorsak antisemitizmi de tıpkı biçimde bir insanlık hatası olarak görüyoruz. Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Şurasının 2005 yılında aldığı Milletlerarası Holokost Kurbanlarını Anma Günü sonucunın ortak sunucusudur. Keza Holokost’un inkar edilmezliğine ait 2007 sayılı sonucun da ortak sunucusu olmuştuk. Memleketler arası Holokost Anma İttifakı’na da 2008 yılında gözlemci üye olduk. İnsanı inancından yahut etnik kökeninden dolayı ötekileştiren hiç bir yaklaşımı kabul etmiyorum. 40 yılı aşkın siyasi ömrüm boyunca bu bahisteki net duruşumu içeride ve dışarıda her platformda açıkça lisana getirdim. Günlük siyasi tartışmaların farklı inançlara mensup vatandaşlarımızı olumsuz etkilemesine asla müsaade etmedim, etmem.”
“ORTA DOĞU’DA BARIŞ VE İSTİKRAR ORTAMININ GÜÇLENDİRİLMESİ İÇİN DE DAİMA BİRLİKTE EFOR SARF ETMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 salgınıyla birlikte tüm dünyada hoşgörüsüzlüğün tırmandığı bir devirde konuklarının icra ettiği toplantıyı son derece değerli bulduğunu söylemiş oldu.
“Özellikle Batılı ülkelerde yükselen İslam düşmanlığı, antisemitizm ve yabancı tersliği ile uğraşta dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor.” sözünü kullanan Erdoğan şunları kaydetti:
“Bunun yanında Orta Doğu’da barış ve istikrar ortamının güçlendirilmesi için de daima birlikte gayret sarf etmeliyiz. Her üç semavi dinin kutsal yerlerine mesken sahipliği yapan bu kadim coğrafyada asla tansiyon, çatışma, kaos görmek istemiyoruz. Türkiye’nin en büyük dileği, farklı din, lisan ve etnik kökenlere sahip olan toplumların barış ortasında bir ortada yaşadığı bir Orta Doğu’dur. Bizim İsrail hükûmetine yönelik ikazlarımız, problemlere Orta Doğu’nun uzun vadeli barış ve istikrarı açısından yaklaşılmasını sağlamak içindir. Kudüs başta olmak üzere Filistin sorununda atılacak adımlar, yalnızca Filistinlilerin değil, İsrail’in de güvenlik ve istikrarına katkı yapacaktır. Gerek İsrail Cumhurbaşkanı sayın Herzog, gerekse Başbakan sayın Bennett ile bir daha canlanan diyaloğumuzu bu bakımdan önemsiyorum.
Filistin konusundaki görüş ayrılıklarımıza karşın, İsrail ile iktisat, ticaret ve turizm alanındaki münasebetlerimiz, kendi mecrasında ilerlemektedir. İsrail’in barış eforları bağlamında samimi ve yapan bir tavır sergilemesi hiç kuşkusuz olağanlaşma sürecine katkıda bulunacaktır. Kudüs’te tüm inanç kümelerinin hassasiyetlerini gözetecek bir tahlil bulunabileceğine inanıyorum. Türkiye-İsrail ilgileri bölgemizin istikrarı ve güvenliği bakımından hayatidir. Alışılmış bu bahiste bilhassa sizlerin takviyesini önemsiyorum. İş birliğimizi geliştirmeye, yüksek potansiyelimizi daha uygun değerlendirmeye hazırız. Temas ve diyaloğu sürdürmeye kıymet veriyorum, çünkü bunun ortak menfaatimize olduğuna inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’ya teşrifleri için konuklara teşekkür etti.
Biroldukca ülkeden hahambaşı ve hahamların katıldığı kabulde, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da hazır bulundu.
Kabulde şu isimler yer aldı:
“Türkiye Hahambaşı İshak Haleva, Türkiye Hahambaşısı Genel Sekreteri Yusuf Altıntaş, Türk Yahudi Toplumu Lider Vekili Moris Levi, Türk Yahudi Toplumu Lider Asistanı Yusuf Desaban, Türk Yahudi Toplumu Delegasyon Liderleri İshak İbrahimzadeh ve Erol Kohen, ARIS Lideri ve İstanbul Aşkenaz Cemaati Hahamı Mendy Chitrik, ARIS Heyet Koordinatörü Reuben Eli Ovits, Dünya Dağ Musevileri Kongresi Lideri Akif Gilalov, Buhara Özbekistan Yahudi Kongresi Lider Yardımcısı Edi Mordechayev, Arnavutluk ve Kosova Hahambaşı Yoel Kaplan, Azerbaycan Hahambaşı Shneur Segal, İran Hahambaşı Yehuda Gerami, Kırgızistan Hahambaşı Arie Reichman, Kazakistan Hahambaşı Yeshaya Cohen, Rusya Hahambaşı Berel Lazar, Uganda Hahambaşı Moshe Raskin, eski Mısır Hahambaşı Avraham Dayan, İstanbul hahamları Menachem Porush, David Sevi, Naftali Haleva, İshak Alaluf, Avraam Gerson, Izak Peres, Birleşik Arap Emirlikleri Hahamı Levi Duchman, KKTC Hahamı Chaim Hillel Azimov, Rusya hahamları İtschak Deutsch, Dani Krichevsky, İran Cemaati New York temsilcisi Zelman Lowenthal, Almati hahamları Saadya Liberov, Elchanan Cohen, Bakü Hahamı Shneur Elimelech, İsfahan Hahamı Eliyahu Saidian, Nursultan Hahamı Shmuel Karnauh.”