A
admin
Guest
Bir Domuzun Böbreği, Bir Beşere Muvaffakiyetle Nakledildi!
New York Üniversitesi Langone Health cerrahları, genetiği değiştirilmiş bir domuz böbreğinin bir insan alıcıya ikinci başarılı naklini duyurdular. çeşidinin birinci meseladen üç ay daha sonra elde edilen muvaffakiyet, hayat kurtarıcı nakil gerektiren hastalarda insan dışı organların kullanmasının önünü açabilir.
Bu noktada belirtmekte yarar var: Bugüne kadar tamamlanan her iki operasyon da deher neyseldi ve domuz böbrekleriyle yaşaması beklenmeyen insanları içeriyordu. Birincisi, ömür takviyesi kapatılmadan kısa bir süre evvel, ailesinin hekimlerin ameliyatı gerçekleştirmesine müsaade verdiği beyin mevti gerçekleşmiş bir bayana nakledildi. Artık, tıpkı cerrah grubu, teneffüs aygıtına bağlı olan ve yakın vakitte ölen bir kişi üzerinde başarıyı yineladı.
Ksenotransplantasyon olarak bilinen hayvandan beşere nakiller, bilim insanları tarafınca mevcut donör organ meşakkatine potansiyel bir tahlil olarak görülüyor. Ne yazık ki, biroldukca insan nakil beklerken ömrünü kaybediyor zira kâfi organ mevcut değil, fakat bir insan donörün hazır olmasını beklemek yerine çiftlik hayvanlarından elde edilen organları kullanma mümkünlüğü sayısız hayat kurtarabilir.
Lakin buradaki en büyük zorluk, bağışıklık sistemlerimizin yabancı hususları tanımaya hazır olması gerçeğinde yatıyor. Bu niçinle bedenimiz başka çeşitlerin organlarını doğal olarak reddediyor. Örneğin, beşerler haricindeki birçok göğüslü, alfa-gal ismi verilen bir şeker üretir ve bu molekülün bedenimize girmesi, istilacı malzemesi yok etmek için tasarlanmış bir antikor reaksiyonunu tetikler.
Bunun olmasını önlemek için cerrahlar, alfa-gal üretiminden sorumlu genden mahrum olacak biçimde genetik olarak değiştirilmiş domuz böbreklerini kullandılar ve bu biçimdece bu bağışıklık yansısının oluşmamasını sağlayabildiler. En son deneylerinde, değiştirilmiş böbrek, alıcının üst bacağındaki kan damarlarına bağlandı ve çalışma ve müşahede için 54 saatlik bir süre boyunca karın haricinde tutuldu.
Cerrahlar, birinci denemelerinde olduğu üzere, organın alıcı tarafınca reddedilmediğini, bununla birlikte âlâ çalıştığını bildirdiler. Kreatinin üzere atık eserler böbrekten uygun bir oranda süzülürken, idrar üretimi olağan bir insan böbreğininkiyle eşleşiyordu.
Baş cerrah Dr. Robert Montgomery, bu inanılmaz muvaffakiyet hakkında yaptığı açıklamada, “Genetiği değiştirilmiş bu organların, dünya çapında hayat kurtaran bir armağan bekleyen biroldukca insan için yenilenebilir bir organ kaynağı olabileceğine dair devam eden vaadi göstermek için birinci dönüştürücü prosedürün sonuçlarını yenidenlayabildik” dedi ve ekledi: “Beşerler üzerinde deneyler yapmaya başlamadan evvel yapılması gereken daha epeyce şey var, lakin ön bulgularımız bize umut veriyor.“
New York Üniversitesi Langone Health cerrahları, genetiği değiştirilmiş bir domuz böbreğinin bir insan alıcıya ikinci başarılı naklini duyurdular. çeşidinin birinci meseladen üç ay daha sonra elde edilen muvaffakiyet, hayat kurtarıcı nakil gerektiren hastalarda insan dışı organların kullanmasının önünü açabilir.
Bu noktada belirtmekte yarar var: Bugüne kadar tamamlanan her iki operasyon da deher neyseldi ve domuz böbrekleriyle yaşaması beklenmeyen insanları içeriyordu. Birincisi, ömür takviyesi kapatılmadan kısa bir süre evvel, ailesinin hekimlerin ameliyatı gerçekleştirmesine müsaade verdiği beyin mevti gerçekleşmiş bir bayana nakledildi. Artık, tıpkı cerrah grubu, teneffüs aygıtına bağlı olan ve yakın vakitte ölen bir kişi üzerinde başarıyı yineladı.
Ksenotransplantasyon olarak bilinen hayvandan beşere nakiller, bilim insanları tarafınca mevcut donör organ meşakkatine potansiyel bir tahlil olarak görülüyor. Ne yazık ki, biroldukca insan nakil beklerken ömrünü kaybediyor zira kâfi organ mevcut değil, fakat bir insan donörün hazır olmasını beklemek yerine çiftlik hayvanlarından elde edilen organları kullanma mümkünlüğü sayısız hayat kurtarabilir.
Lakin buradaki en büyük zorluk, bağışıklık sistemlerimizin yabancı hususları tanımaya hazır olması gerçeğinde yatıyor. Bu niçinle bedenimiz başka çeşitlerin organlarını doğal olarak reddediyor. Örneğin, beşerler haricindeki birçok göğüslü, alfa-gal ismi verilen bir şeker üretir ve bu molekülün bedenimize girmesi, istilacı malzemesi yok etmek için tasarlanmış bir antikor reaksiyonunu tetikler.
Bunun olmasını önlemek için cerrahlar, alfa-gal üretiminden sorumlu genden mahrum olacak biçimde genetik olarak değiştirilmiş domuz böbreklerini kullandılar ve bu biçimdece bu bağışıklık yansısının oluşmamasını sağlayabildiler. En son deneylerinde, değiştirilmiş böbrek, alıcının üst bacağındaki kan damarlarına bağlandı ve çalışma ve müşahede için 54 saatlik bir süre boyunca karın haricinde tutuldu.
Cerrahlar, birinci denemelerinde olduğu üzere, organın alıcı tarafınca reddedilmediğini, bununla birlikte âlâ çalıştığını bildirdiler. Kreatinin üzere atık eserler böbrekten uygun bir oranda süzülürken, idrar üretimi olağan bir insan böbreğininkiyle eşleşiyordu.
Baş cerrah Dr. Robert Montgomery, bu inanılmaz muvaffakiyet hakkında yaptığı açıklamada, “Genetiği değiştirilmiş bu organların, dünya çapında hayat kurtaran bir armağan bekleyen biroldukca insan için yenilenebilir bir organ kaynağı olabileceğine dair devam eden vaadi göstermek için birinci dönüştürücü prosedürün sonuçlarını yenidenlayabildik” dedi ve ekledi: “Beşerler üzerinde deneyler yapmaya başlamadan evvel yapılması gereken daha epeyce şey var, lakin ön bulgularımız bize umut veriyor.“