Ethereum
New member
Ankara Sanayi Odası Lideri Nurettin Özdebir, Afyonkarahisar’da basın mensuplarıyla sohbet toplantısında bir ortaya gelerek, gündeme ait soruları yanıtladı.
Taban fiyatın, enflasyondaki artışla süratli biçimde eridiğini belirten Özdebir, hayat standartlarının eriyen fiyatlar karşısında düzeltilmesi gerektiğini söylemiş oldu.
Özdebir, “Bu hususta yasal düzenleme yapılabilir. İşletmeler yasal bir düzeltme olmasa bile bunu telafi eder diye düşünüyorum. İşletmelerin mali bünyelerine ve karlılıklarına göre, dayanabilecekleri oran her neyse onu yapacaklar. Karlılığı yüksek olan firmada daha yüksek oranda olur, düşük olan firmalar da yapabildiği kadar yapar. İnsanları aç bırakamazsınız, devlet artırmasa da bir biçimde işletmeler bunu artırmaya çalışacaklar.
Tahminen 3 kişi çalıştıracağına 2 kişi çalıştıracak, 1 kişinin fiyatını de öbürlerine verecek. Firmalar, yanında çalıştırdığı insanların muhtaçlıklarını, gücünün yettiği kadar karşılamak mecburiyetinde” dedi.
Tüketici ve üretici enflasyonu içindeki makasın giderek büyüdüğüne dikkati çeken Özdebir, Rusya-Ukrayna savaşının bu makası biraz daha açabileceğini lisana getirdi.
Özdebir, bu ülkelerin buğdaydan ayçiçeğine, demirden çeliğe kadar epey sayıda eserde Türkiye’nin en büyük tedarikçisi olduğunu hatırlatarak, Rusya’ya yönelik yaptırımların etkisinin bilhassa bu eserlerde meblağların artmasına yol açabileceğini anlattı.
“SANAYİDE ÇARKLAR SÜRATLİ FORMDA DÖNMEYE DEVAM EDİYOR”
Türkiye’de ihracatın hoş gittiğini vurgulayan Özdebir, bilhassa başkentteki birçok sanayi işletmesinde, gelecek birkaç ayın üretim programlarının dolu olduğu bilgisini verdi. Özdebir, endüstride çarkların süratli biçimde dönmeye devam ettiğine dikkati çekerek, şu biçimde konuştu:
“Bu işletmeler şayet ihracatlarını devam ettirirlerse kesinlikle çalışanlarını da tıpkı biçimde kollayacaklardır ancak yalnızca iç piyasaya iş yapanlar bir de daralma yaşarsa birebir vakitte işten çıkarmalar da yaşanabilir. Firmaların ayakta durabilmeleri, hayatlarını devam ettirebilmeleri, işler açıldığı vakit yine istihdamı sürdürebilmeleri açısından biraz kabuklarına çekilmek mecburiyetinde olabilirler. İnşallah bu biçimde şeyler olmaz.”
Özdebir, hizmet ve birtakım sanayi dallarında işsizlik yaşanabileceğini fakat, ASO üyesi firmalar içinde işten çıkarmanın tersine, eleman bulamama üzere şikayetler olduğuna değinerek, ihracatın devam etmesi halinde istihdam artışının da süreceği varsayımında bulundu.
Sanayi girdilerinin son bir yılda yüzde 300 arttığını lakin sermayelerin ve kredi limitlerinin gerilediğini hatta kimi kısıntılar yapıldığını belirten Özdebir, Türkiye’de kıt olan şeyin sermayeye erişim olduğunu ve bu duruma deva bulmak gerektiğini bildirdi.
“RUSYA’DA TÜRKİYE İÇİN KİMİ FIRSATLAR GÖZÜKÜYOR”
Rusya-Ukrayna savaşı bitse bile yaptırımların bir süre daha devam etmesini beklediklerini tabir eden Özdebir, şu değerlendirmede bulundu:
“Batılı ülkeler Rusya’ya yaptırım uyguluyor, Rusya da çaktırmadan yaptırım getiriyor. Rusya dünya için kömür, petrol, doğal gaz ve ziraî eserlerde kıymetli bir tedarikçi. Bunların ruble ile satılması demek, doların dünya ticaretinde rezerv para olmaktan çıkması demek. Bu bir bilek güreşi, kim nereye kadar dayanacak, devam edecek goreceğiz bakalım. Rusya’da Türkiye için kimi fırsatlar gözüküyor. Alışveriş merkezlerindeki birtakım yerleri Türk firmalara verelim demişler, gerçekleşir mi bilemiyorum. Daha evvel Rusya’ya kendi para birimlerimizle ticaret yapmayı teklif etmiştik, bu biçimde sıcak bakmamışlardı, artık tahminen o denli bir şey yapılabilir.”
“SANTRAL REAKTÖRÜNÜN PROTOTİPİNİ 10 MİLYON DOLARA YAPARIZ”
Türkiye’nin, güce her yıl 40-50 milyar dolar öderken petrol meblağlarının katlanmasıyla birlikte bu sene sayının 100 milyar dolara yaklaşabileceğine dikkati çeken Özdebir, cari açık konusunun çözülebilmesi için evvela güç sıkıntısının halledilmesi gerektiğini söylemiş oldu.
Özdebir, hem karbon ayak izini küçültmek tıpkı vakitte güçte dışa bağımlılıktan kurtulabilmek için nükleer teknolojiye sahip olunmasının ehemmiyetine dikkati çekerek, şunları söylemiş oldu:
“Yerli ulusal nükleer santralimizi ve teknolojimizi geliştirmek için uğraş sarf ediyoruz. Biz çalışmalarımız kararı yapmak istediğimiz reaktörü seçtik ve mevzu Cumhurbaşkanı’mıza kadar iletildi. Birinci kez bu yılki bütçemize, ergimiş tuz reaktörü fizibilitesinin hazırlanması için 3 milyon liralık ödenek konuldu.
Geçen ay Meclisten bu bahisle ilgili şirket kurmak için yetki aldık. Bu hususta çalışmış yurt ortasında ve haricinde epey sayıda Türk var, listelerini çıkardık. Her ay bir toplantı yapıyoruz, mevzuya ilgi duyan herkesi davet ediyoruz.
Bu işi yapabilmek için para lazım. Devlet her ne kadar ‘Destekleyeceğiz’ dese de bunun yeteceği kanaatinde değiliz. 40 megavatlık bir santral reaktörünün prototipi için bakanlara söylem ettiğimiz maliyet fiyatı 10 milyon dolar. Prototipi üreteceğiz, denetim edilecek, güvenliyse ‘Buna yakıt koyun’ diyecekler.
Bu uzun bir müddetç ve dünyada bu biçimde bir santrali akredite edecek kurallar çabucak hemen tespit edilmemiş. Zira dünya için de yeni bir şey.”
Taban fiyatın, enflasyondaki artışla süratli biçimde eridiğini belirten Özdebir, hayat standartlarının eriyen fiyatlar karşısında düzeltilmesi gerektiğini söylemiş oldu.
Özdebir, “Bu hususta yasal düzenleme yapılabilir. İşletmeler yasal bir düzeltme olmasa bile bunu telafi eder diye düşünüyorum. İşletmelerin mali bünyelerine ve karlılıklarına göre, dayanabilecekleri oran her neyse onu yapacaklar. Karlılığı yüksek olan firmada daha yüksek oranda olur, düşük olan firmalar da yapabildiği kadar yapar. İnsanları aç bırakamazsınız, devlet artırmasa da bir biçimde işletmeler bunu artırmaya çalışacaklar.
Tahminen 3 kişi çalıştıracağına 2 kişi çalıştıracak, 1 kişinin fiyatını de öbürlerine verecek. Firmalar, yanında çalıştırdığı insanların muhtaçlıklarını, gücünün yettiği kadar karşılamak mecburiyetinde” dedi.
Tüketici ve üretici enflasyonu içindeki makasın giderek büyüdüğüne dikkati çeken Özdebir, Rusya-Ukrayna savaşının bu makası biraz daha açabileceğini lisana getirdi.
Özdebir, bu ülkelerin buğdaydan ayçiçeğine, demirden çeliğe kadar epey sayıda eserde Türkiye’nin en büyük tedarikçisi olduğunu hatırlatarak, Rusya’ya yönelik yaptırımların etkisinin bilhassa bu eserlerde meblağların artmasına yol açabileceğini anlattı.
“SANAYİDE ÇARKLAR SÜRATLİ FORMDA DÖNMEYE DEVAM EDİYOR”
Türkiye’de ihracatın hoş gittiğini vurgulayan Özdebir, bilhassa başkentteki birçok sanayi işletmesinde, gelecek birkaç ayın üretim programlarının dolu olduğu bilgisini verdi. Özdebir, endüstride çarkların süratli biçimde dönmeye devam ettiğine dikkati çekerek, şu biçimde konuştu:
“Bu işletmeler şayet ihracatlarını devam ettirirlerse kesinlikle çalışanlarını da tıpkı biçimde kollayacaklardır ancak yalnızca iç piyasaya iş yapanlar bir de daralma yaşarsa birebir vakitte işten çıkarmalar da yaşanabilir. Firmaların ayakta durabilmeleri, hayatlarını devam ettirebilmeleri, işler açıldığı vakit yine istihdamı sürdürebilmeleri açısından biraz kabuklarına çekilmek mecburiyetinde olabilirler. İnşallah bu biçimde şeyler olmaz.”
Özdebir, hizmet ve birtakım sanayi dallarında işsizlik yaşanabileceğini fakat, ASO üyesi firmalar içinde işten çıkarmanın tersine, eleman bulamama üzere şikayetler olduğuna değinerek, ihracatın devam etmesi halinde istihdam artışının da süreceği varsayımında bulundu.
Sanayi girdilerinin son bir yılda yüzde 300 arttığını lakin sermayelerin ve kredi limitlerinin gerilediğini hatta kimi kısıntılar yapıldığını belirten Özdebir, Türkiye’de kıt olan şeyin sermayeye erişim olduğunu ve bu duruma deva bulmak gerektiğini bildirdi.
“RUSYA’DA TÜRKİYE İÇİN KİMİ FIRSATLAR GÖZÜKÜYOR”
Rusya-Ukrayna savaşı bitse bile yaptırımların bir süre daha devam etmesini beklediklerini tabir eden Özdebir, şu değerlendirmede bulundu:
“Batılı ülkeler Rusya’ya yaptırım uyguluyor, Rusya da çaktırmadan yaptırım getiriyor. Rusya dünya için kömür, petrol, doğal gaz ve ziraî eserlerde kıymetli bir tedarikçi. Bunların ruble ile satılması demek, doların dünya ticaretinde rezerv para olmaktan çıkması demek. Bu bir bilek güreşi, kim nereye kadar dayanacak, devam edecek goreceğiz bakalım. Rusya’da Türkiye için kimi fırsatlar gözüküyor. Alışveriş merkezlerindeki birtakım yerleri Türk firmalara verelim demişler, gerçekleşir mi bilemiyorum. Daha evvel Rusya’ya kendi para birimlerimizle ticaret yapmayı teklif etmiştik, bu biçimde sıcak bakmamışlardı, artık tahminen o denli bir şey yapılabilir.”
“SANTRAL REAKTÖRÜNÜN PROTOTİPİNİ 10 MİLYON DOLARA YAPARIZ”
Türkiye’nin, güce her yıl 40-50 milyar dolar öderken petrol meblağlarının katlanmasıyla birlikte bu sene sayının 100 milyar dolara yaklaşabileceğine dikkati çeken Özdebir, cari açık konusunun çözülebilmesi için evvela güç sıkıntısının halledilmesi gerektiğini söylemiş oldu.
Özdebir, hem karbon ayak izini küçültmek tıpkı vakitte güçte dışa bağımlılıktan kurtulabilmek için nükleer teknolojiye sahip olunmasının ehemmiyetine dikkati çekerek, şunları söylemiş oldu:
“Yerli ulusal nükleer santralimizi ve teknolojimizi geliştirmek için uğraş sarf ediyoruz. Biz çalışmalarımız kararı yapmak istediğimiz reaktörü seçtik ve mevzu Cumhurbaşkanı’mıza kadar iletildi. Birinci kez bu yılki bütçemize, ergimiş tuz reaktörü fizibilitesinin hazırlanması için 3 milyon liralık ödenek konuldu.
Geçen ay Meclisten bu bahisle ilgili şirket kurmak için yetki aldık. Bu hususta çalışmış yurt ortasında ve haricinde epey sayıda Türk var, listelerini çıkardık. Her ay bir toplantı yapıyoruz, mevzuya ilgi duyan herkesi davet ediyoruz.
Bu işi yapabilmek için para lazım. Devlet her ne kadar ‘Destekleyeceğiz’ dese de bunun yeteceği kanaatinde değiliz. 40 megavatlık bir santral reaktörünün prototipi için bakanlara söylem ettiğimiz maliyet fiyatı 10 milyon dolar. Prototipi üreteceğiz, denetim edilecek, güvenliyse ‘Buna yakıt koyun’ diyecekler.
Bu uzun bir müddetç ve dünyada bu biçimde bir santrali akredite edecek kurallar çabucak hemen tespit edilmemiş. Zira dünya için de yeni bir şey.”